Şifreleme proje yönetişimi paradigmasının yeniden inşası: Vakıf modeli zorluklarla karşı karşıya, şirket yapısı yükseliyor

On bir yıl önce, Ethereum Vakfı İsviçre'de kuruldu ve şifreleme projelerinin yönetim yapısı için erken bir örnek oluşturdu. "Binlerce zincirin aynı anda çalıştığı" dönemde, vakıf Layer1 projelerinin standart bir yapılandırması haline geldi; merkeziyetsiz, kar amacı gütmeyen ve topluluğa hizmet eden özellikleri bir dönem blockchain projelerinin yönetimi için altın standart olarak görülmüştü.

Ancak, son zamanlarda vakıf modeli ile ilgili tartışmalar sektördeki düşünceleri yeniden canlandırdı. Bu idealize edilmiş yapının gerçekte karşılaştığı zorluklar giderek belirginleşiyor, vakfın cazibesi hızla soluyor.

Hayal edilen vakıflar, projelerin başlangıç aşamasından özerk yönetime geçişi için önemli bir köprü olarak görülmektedir. Ancak birçok proje olgunluk ve ölçeklenme aşamasına geçerken, bu mekanizma yapısal sorunlar göstermeye başladı. İçsel çelişkiler, kaynak tahsisindeki yanlışlıklar, topluluk katılımında azalma gibi sorunlar giderek belirginleşiyor ve birçok proje vakfı, gerçek uygulamada yönetim dengesizliği yaşıyor; ideal ile gerçeklik arasındaki fark sürekli olarak genişliyor.

Bazı tanınmış projelerin vakıfları, uygun yetkilendirme olmaksızın önemli kararlar alması veya fon yönetiminde yanlışlıklar yapması nedeniyle tartışmalara yol açmıştır. Bu olaylar yalnızca topluluk güvenini zedelemekle kalmamış, aynı zamanda vakıfların güç yapısı ve karar alma mekanizmaları üzerindeki eksiklikleri de açığa çıkarmıştır. Bazı projeler, vakıf ile kurucu ekip arasındaki güç mücadeleleri nedeniyle uzun süreli iç çatışmalara girerek projenin normal gelişimini etkilemiştir.

Bu örnekler, mevcut bazı vakıfların yönetim şeffaflığı, güç yapısı netliği, fon yönetim yeteneği ve topluluk katılım mekanizmaları gibi konularda belirgin eksiklikler taşıdığını göstermektedir. Düzenleyici ortamın giderek netleşmesi ve sektörün hızlı değişimi bağlamında, vakıfların rolü ve yönetim modeli yeniden gözden geçirilmeli ve optimize edilmelidir.

Şifreleme projelerinin gerçek işletiminde, vakfın ve geliştirme şirketinin rol ayrımı bir yapı paradigması oluşturur: Vakıf esasen yönetişim koordinasyonu, fon yönetimi ve ekosistem desteğinden sorumluyken, teknik geliştirme bağımsız geliştirme şirketleri tarafından üstlenilmektedir. Ancak, bu modelin arkasında karmaşık bir çıkar ilişkileri ağı gizli olabilir.

Sektör uzmanları, bazı Kuzey Amerika projelerinin arkasında profesyonelleşmiş bir "yapı çıkışı ekibi" oluşturduğunu ortaya koydu. Bu ekipler projelere standartlaştırılmış organizasyon yapısı şablonları sunuyor, token'ların uyumlu bir şekilde piyasaya sürülmesine yardımcı oluyor, yönetim yapısını tasarlıyor ve kritik kararlara katılıyor. Ancak, bu yönetim kurulu üyeleri genellikle projenin ana üyeleri değiller ve ürün geliştirme sürecine derinlemesine katılmadan önemli karar verme yetkisine sahipler, hatta önemli kaynakların tahsisini etkileyebiliyorlar.

Bir grup vakfın aktif olduğu halka açık projeleri analiz ederek, çoğu projenin tokenlerinin son üç ay ile bir yıl içinde farklı derecelerde düşüş yaşadığını keşfettik. Bu eğilim kısmen genel piyasa koşullarından etkilenmiş olsa da, vakıf merkezli modelin proje gelişimindeki bazı sınırlılıklarını da yansıtmaktadır.

Sektör kaynaklarına göre, bu yılın ikinci yarısında, yüksek piyasa değerine sahip birçok projenin vakıf yapılarını kaldırıp doğrudan geliştirme şirketlerine entegre etmeyi planladığı bildiriliyor. Şifreleme projelerinin iki ana organizasyon biçimi olarak, vakıf ve şirket yapılarının her birinin kendine özgü vurguları vardır: vakıf, kar amacı gütmeyen, merkeziyetsiz ve ekosistem yönetimine vurgu yaparken, şirket yapısı daha çok verimlilik ve büyümeye odaklanarak iş geliştirme ve piyasa değerini artırmayı hedefler.

ABD'deki halka arz heyecanı artarken, token'lar ile hisse senetleri arasındaki bağlantı güçleniyor, şirket merkezli yönetim yapısının daha avantajlı olduğu görülüyor. Bazı yatırım kurumları da, geliştirme şirketi modelinin kaynakları daha hassas bir şekilde harekete geçirebildiğini, yetenekleri çekebildiğini ve değişimlere hızlı bir şekilde yanıt verebildiğini belirtiyor.

Bu eğilim altında, bazı vakıfların çıkışı artık geri sayım aşamasına girmiş gibi görünüyor. Şifreleme projelerinin yönetim paradigması yeniden yapılandırılma sürecinden geçiyor ve gelecekteki gelişim yönü sektörün sürekli dikkatini çekmeye değer.