Kendi bilişsel sınırlarımızı dünyanın sınırları olarak görmekteyiz, bu nedenle bakışımızın ulaştığı her yer bir duvar haline geliyor, kendimizi ömür boyu hapseden bir durum bu; işte bu da kuyuya düşüp gökyüzünü izlemektir.
Dünyadaki en büyük kısıtlama, kişinin kendine koyduğu sınırlardır.
Bizi gerçek anlamda büyümekten ve ilerlemekten alıkoyan şey, cevap bulamamak değil, kafamızda standart cevapların dolup taşmasıdır; "bilmiyorum" değil, "biliyorum"dur.
Kendi cehaletini keşfetmek, belirli bir düzeyde farkındalık gerektirir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Dünyadaki en büyük kafes bizim algımızdır.
Kendi bilişsel sınırlarımızı dünyanın sınırları olarak görmekteyiz, bu nedenle bakışımızın ulaştığı her yer bir duvar haline geliyor, kendimizi ömür boyu hapseden bir durum bu; işte bu da kuyuya düşüp gökyüzünü izlemektir.
Dünyadaki en büyük kısıtlama, kişinin kendine koyduğu sınırlardır.
Bizi gerçek anlamda büyümekten ve ilerlemekten alıkoyan şey, cevap bulamamak değil, kafamızda standart cevapların dolup taşmasıdır; "bilmiyorum" değil, "biliyorum"dur.
Kendi cehaletini keşfetmek, belirli bir düzeyde farkındalık gerektirir.